7 Eylül 2012 Cuma

NEFESLE BOLLUK YARATMAK


NEFESLE SINIRLARI ORTADAN KALDIRMAK VE BOLLUK YARATMAK

Zihnimiz, hayal edebileceğimizden daha fazlasının var olduğunu kabul ettiği her defasında yeni bir manyetik alan yaratır ve enerji kendisine temas eden her şeyle, o her şeyin içinde bulunduğu niyete bağlı olarak karşılık verir.
Bolluğunuzun sizinle teması ufak şeylerle başlayabilir. Bunları göz ardı etmeyin. Çünkü bunlar sizi bolluk potansiyeline taşıyacak daha büyük adımlara hazırlayacaktır. Nefes; farkındalığı, yaşam sevgisini, para sevgisini, huzuru, barışı, sevinci ve uyum sevgisini varlığımıza taşır. Bırakmamız gereken tek şey para korkumuz yani gelecekten endişe duyma korkumuzdur. Kazandığımız şeyleri kaybetme korkusuyla elimizdekini korumak ve elimizdekini kaçırmama telaşı yüzünden sizi bolluğa taşıyabilecek fikir ve adımlardan kaçmayı öğrenmek zorundayız. Sevginin, sevincin, uyumun, kendini değerli görmenin, kendini sevmenin, kendini kabul etmenin ve bolluğun en iyi, en uyumlu şekilde varlığımızla eşleşmesine niyet etmeli ve arzularımızı bu inançla geliştirmeliyiz.
Derin bir nefes alın, her nefes alış verişinizde enerjinin taç çakranızdan beyninize girdiğini, beyninizin uyuyan bölümlerini, özellikle bolluk anlayışınızı uyandırma işlemini başladığını hissedin. Nefes alın ve aldığınız nefesin enerji alanınızı sarmasına, yerleşmesine ve alanınızın sınırlarını genişlettiğinin farkına varın. Nefesinizle, alanınıza taşıdığınız enerjinin kendinize karşı olma ve kendinize değer vermeme düşüncelerini değiştirmesine, aza razı olma eğiliminizin ve yoksulluk bilincinizin bolluk bilincine dönüştürülmesine izin verin. İzin verin ki nefesiniz, sevgisizlik ve ego hakimiyetinde yer alan kalıplarınızı kırmaya başlasın.
Bolluk yatama meditasyonuna geçelim; ayaklarınızın yere temas edeceği rahat bir yere oturun, gözlerinizi kapayın ve nefes alıp vermeye başlayın. Burnunuzdan derin nefesler alın verin. İçinize alıp sonra dışarı verdiğiniz nefese odaklanın. Aldığınız nefeste bir sonraki nefesin geleceğinden hiç endişe duymadan bunu tekrarladığınızın farkındalığına varın. Sizi hayatta tutan havanın bolluğuna inanır, kabul eder ve ona o kadar güvenirsiniz ki uykuya dalsanız da bilincinizin olmadığı bir anda daima nefes alacağınızın bilincindesinizdir; bunun farkındalığına varın. Şimdi nefes alıp verirken, havanın ne kadar bol olduğu duygu ve düşüncesine odaklanın. Etrafınızdaki havanın bolluğunu düşünün, bu havanın sadece sizi değil tüm hayatın devamlılığını sağladığının farkındalığına varın. Yeteri kadar olduğunu çok iyi bildiğiniz hava  yerine  para fikrini koyun. Her ikisinin de enerji olduğunu, her ikisinin de bize yetecek kadar varolduğunu bilerek her türlü sınırlamaları kaldırın ve emin olduğunuz ve size ait olan bolluğu  dileyin…
Sevgiyle kalın
Ebruli.    

1 Eylül 2012 Cumartesi

AFFETMEK VE ÖZGÜRLEŞMEK


AFFETMEK

Affetmek kelimesi kendi başına beni huzura taşıyor, beni dinginleştiriyor. Aslında daha önceleri affetmekle ilgili bir çok çalışmam oldu ama ben yaralarımı affetmek isteyip sadece kapattığımı daha da derine gönderdiğimi ciddi bir rahatsızlık geçirince anladım ve aslında bana verilen hayatı nasıl da kırgınlıklar, öfke ve huzursuzlukla doldurduğumun bir anda farkındalığına vardım. Affettmek istediğim her olayı ve bu olayların kahramanlarını sadece unutmaya çalışmışım ve unutmaya çalışmakla aslında duygusal anlamda öfkemi de bastırmışım. Ama derinlerde çok diplerde var olan affedememeyle yüzleşince nerde hata yaptığımı da anladım.
Affetmek önce kabullenmek demektir, yani önce size yapılan haksızlığı, hırsızlığı, acımasızlığı vs. her türlü size engel olan olayı kabullenmek gerekir. Çünkü çekim yasasının temelinde hayatımızdaki her şeyi ve herkesi biz çekeriz düşüncesi vardır. Yani bir uçak kazasını da mı o kazada hayatını kaybedenler çekti diye düşünebilirsiniz ya da hadi ordan ben nasıl olur da böyle bir mutsuzluğu çekerim. Ama özünde varolan gerçek şudur, ve çok basittir; evet siz çektiniz. Size ayna olması gereken insanları hayatınıza siz çektiniz, ve o uçak kazasını da o uçakta hayatını kaybeden insanlar çekti. Burada suçlanacak kimse yok, suçlu ne yazık ki sizsiniz. Birini suçladığımızda bir parmağımızla onu gösterirken diğer üç parmağımız da kendinizi gösterir. Dikkat edin bir kere deneyin, size dönen diğer 3 parmağınız ne demek istiyor olabilir ki :) ben şiddeti çekemem bu saçmalık diyen arkadaşlar evet bunu da siz çektiniz, hayatınızda, belki çocukluğunuzda yaşadığınız bir olayla şiddeti hayatınıza siz davet ettiniz. Bunu temizlemek için meditasyon yapıp her bulduğunuz cevaba bir “neden” sorusu ekleyerek yeni bir soru üretin bakın çok eskiye gideceksiniz. 
Bir elinize kalem alıp sıkmaya başlayın onu öyle sıkı tutun ki bu kalem sanki sizle bir bütün olsun, işte sizi dibe çeken ve size negatif yönde etkileyen affetmeye çalışıp da affedemediğiniz kişi ya da olaylar, sadece elinizdeki kalemi sımsıkı tutarak onu taşımakla aynıdır. Şimdi yavaşça elinizdeki kalemi bırakın; bırakın kalem düşsün yere; ve işte affetmek de böyledir; elinizin rahatlaması gibi affetmek de ruhunuzu böyle rahatlatır. Kısacası önce kaleme sarıldık onu kendi parçamızmış gibi aldık ve sonra da meditasyonla, onun farkına vardık yani farkındalığımızı geliştirdik o negatif bağı bulmak da kalemi sımsıkı tuttuğumuzu anlamak gibidir. En sonunda da onu affettik ve bıraktık evrene gönderdik, işte artık affettiniz siz özgürsünüz, siz asıl olan sizsiniz artık.
Affetmek konusuyla bolluk alakası nedir değil mi J sizin için para ne demek, bolluktan refahtan kastınız ne? Bana göre milyon dolar ama bir başkasına göre ise borçsuz ve geçinebileceği bir miktardır, şimdi neden bolluk içinde olmadığınızı sorun kendinize ve o duyguyu temizleyin en derine inin farkına varın ve temizleyin, sonra da kendinizi bu güne kadar bu duyguyu taşıdığınız için affedin, size bu hissi verenleri affedin, bırakın evrene… bütünün en yüksek hayrına olması dileklerimle J
Yeni bir afirmasyon yazıyorum dileğim herkese faydalı olabilmektir;
Sevgilerimle…

“Tanrı hizmet etmem için daha iyi biçimde beni yönlendiriyor. Cennetten ilham aldım ve aydınlandım, beni duyan herkesi güven ve sevgiye yönlendirmeye çalışıyorum. Parayı Tanrı’nın düşüncesi olarak görüyorum, ben ve beni saran herkesin hayatında durmaksızın dolaşıyor. Tanrı’nın rehberliği ve Tanrı’nın bilgeliği altında parayı akıllıca ve yapıcı bir şekilde kullanıyoruz. Ve öyle de oldu; teşekkür ederim”